
HÜR İNSAN KİMDİR?
Yirminci asır, insanlık için yeni mes'eleler getirmiştir. Şüphesiz ki yirmibirinci asır da, daha değişik mes'eleler getirecektir.Getirmiştir de..Büyk teknolojik ve maddî hamlelerin görüldüğü asrımızda, insanın "madde"nin hakimiyeti altında, "tutsak insan" hâline getirildiğini de müşahede etmekten kendimizi alamıyoruz. Acaba "tutsak insan", nasıl "hür insan" olabilecek? Ve "hür insan" kimdir?
Medeniyet yarışında üstünlüğü ele geçiren "Mim'siz,Me'siz Medeniyet" te, yani "Deniyet" te denilen "Batı Medeniyeti", insanlığa verdiği mesajlarda, sürekli "insan hakları"ndan, "özgürlükler"den bahsetmesine, "beyannâmeler" yayınlamasına rağmen; hâlen de "tek dişi kalmış canavar" olarak anılmaktan kurtulamamıştır, kurtulamayacaktır da.."Kuvvetli, güçlü olan haklıdır", "hakk kuvvetlinindir" düsturlarına sahip ve "hayatı bir cidal'den, mücadeleden ibaret" gören, insanların sadece "nefs"ine hitap eden ve dolayısiyle de, neticede, insanları ve insanlığı "şeytanlaştırarak" daha da "mutsuz" eden "Batı Medeniyeti", "demokrasi ve özgürlük götürüyoruz" yalanları ile zulümler, katliamlar yapmış ve her defasında "çifte standart"lı hareket etmiştir ve etmektedirler de...Ayrıca "hak-eşitlik-adalet-özgürlük" vaadleri, "sloganlar"dan öteye geçememiştir. Hattâ öyle ki, kendi insanlarına, şu veya bu yolla her türlü maddî imkânları sunan "Batı Medeniyeti", insanları, insanlığı, beşeriyeti "mutlu" edememiştir.Kendi "düşünen kafaları"nca da sorgulanan böyle bir "deniyet"in, aslında "çökmekte" olduğu bile iddia edilmiştir...Bu "medeniyet"in, esasında "deniyet"in felsefî ürünleri olan sonu "izm"li fikirler, görüşler, "ideolojiler"; neticede insanı, insanlığı "tutsak" etmekten öteye de gidememiştir.
"Yirminci Asrın İmamı", "Muhteşem İslâm Kahramanı" rahmetli Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.)'nin de "risale-i nur külliyatı"nın muhtelif yerlerinde vurguladığı üzre;"Haklı olan kuvvetlidir, güçlüdür", "hayat bir teavün, yarımlaşmadır" ve "insanın ruhunu da beslemek" ve netice de "insanı hakikÎ insan" yapan "bizim medeniyetimiz", "İslâm Medeniyeti" ise bambaşka mahiyetler arzetmektedir.."Bütün insanları Allah'ın yeryüzündeki birer emaneti" olarak gören, "yaradılmışı yaradandan ötürü seven, hoş gören" ve insanı "eşref-i mahlukat/yaratılmışların en şereflisi", "züpde-i âlem/Âlemin özü" olarak kabul eden bir "medeniyet"...Aslında, "Gözyaşı Medeniyeti" de diyebiliriz, "bizim medeniyet"e...Dolayısiyle "Mimsiz Medeniyet", "Me'siz Medeniyet"ten yani "Deniyet"ten "çok farklılıklar" arzeden "Gözyaşı Medeniyeti"mizdir ki, insanın "kula kul olması"nı, en büyük "zillet" olarak görmekte;"hür insan"ın ise "sadece Allah'(c.c.)a kul olan" yani "Allah'(c.c.)tan başkasına kulluk yapmayan insan" olarak, bir "model" olarak, "model şahsiyet" olarak belirlemektedir...
"Şeytanlaşmış insanlar" nerede? "Hakikî insan" olmuş, "arınmış", adetâ "melekleşmiş insanlar" nerede?
İnsanlık, beşeriyet "mes'ut" olmak, "mutlu" olmak istiyorsa; "neden mutlu olamıyorsunuz, mutlu olun bakalım?" lakırdılarına muhatap olmak istemiyorsa;umum "modern çağdaş tutsaklık zincirlerini kıra kıra, 'Allah'(c.c.)a kul olma", "Ubudiyet şuuru"na erebilmenin de yollarını, çarelerini aramalıdır.
"Hür insan"lardan oluşan bir "medeniyet" ki beşeriyetin "mutluluğuna" medar olabilir, vesile olabilir...
Not: Bu yazı, 30.12.1988'de yazının "tashih" edilmiş şeklidir...
30.Eylül.2010
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com


