30 Eylül 2010 Perşembe

HÜR İNSAN KİMDİR?


HÜR İNSAN KİMDİR?


Yirminci asır, insanlık için yeni mes'eleler getirmiştir. Şüphesiz ki yirmibirinci asır da, daha değişik mes'eleler getirecektir.Getirmiştir de..Büyk teknolojik ve maddî hamlelerin görüldüğü asrımızda, insanın "madde"nin hakimiyeti altında, "tutsak insan" hâline getirildiğini de müşahede etmekten kendimizi alamıyoruz. Acaba "tutsak insan", nasıl "hür insan" olabilecek? Ve "hür insan" kimdir?
Medeniyet yarışında üstünlüğü ele geçiren "Mim'siz,Me'siz Medeniyet" te, yani "Deniyet" te denilen "Batı Medeniyeti", insanlığa verdiği mesajlarda, sürekli "insan hakları"ndan, "özgürlükler"den bahsetmesine, "beyannâmeler" yayınlamasına rağmen; hâlen de "tek dişi kalmış canavar" olarak anılmaktan kurtulamamıştır, kurtulamayacaktır da.."Kuvvetli, güçlü olan haklıdır", "hakk kuvvetlinindir" düsturlarına sahip ve "hayatı bir cidal'den, mücadeleden ibaret" gören, insanların sadece "nefs"ine hitap eden ve dolayısiyle de, neticede, insanları ve insanlığı "şeytanlaştırarak" daha da "mutsuz" eden "Batı Medeniyeti", "demokrasi ve özgürlük götürüyoruz" yalanları ile zulümler, katliamlar yapmış ve her defasında "çifte standart"lı hareket etmiştir ve etmektedirler de...Ayrıca "hak-eşitlik-adalet-özgürlük" vaadleri, "sloganlar"dan öteye geçememiştir. Hattâ öyle ki, kendi insanlarına, şu veya bu yolla her türlü maddî imkânları sunan "Batı Medeniyeti", insanları, insanlığı, beşeriyeti "mutlu" edememiştir.Kendi "düşünen kafaları"nca da sorgulanan böyle bir "deniyet"in, aslında "çökmekte" olduğu bile iddia edilmiştir...Bu "medeniyet"in, esasında "deniyet"in felsefî ürünleri olan sonu "izm"li fikirler, görüşler, "ideolojiler"; neticede insanı, insanlığı "tutsak" etmekten öteye de gidememiştir.
"Yirminci Asrın İmamı", "Muhteşem İslâm Kahramanı" rahmetli Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.)'nin de "risale-i nur külliyatı"nın muhtelif yerlerinde vurguladığı üzre;"Haklı olan kuvvetlidir, güçlüdür", "hayat bir teavün, yarımlaşmadır" ve "insanın ruhunu da beslemek" ve netice de "insanı hakikÎ insan" yapan "bizim medeniyetimiz", "İslâm Medeniyeti" ise bambaşka mahiyetler arzetmektedir.."Bütün insanları Allah'ın yeryüzündeki birer emaneti" olarak gören, "yaradılmışı yaradandan ötürü seven, hoş gören" ve insanı "eşref-i mahlukat/yaratılmışların en şereflisi", "züpde-i âlem/Âlemin özü" olarak kabul eden bir "medeniyet"...Aslında, "Gözyaşı Medeniyeti" de diyebiliriz, "bizim medeniyet"e...Dolayısiyle "Mimsiz Medeniyet", "Me'siz Medeniyet"ten yani "Deniyet"ten "çok farklılıklar" arzeden "Gözyaşı Medeniyeti"mizdir ki, insanın "kula kul olması"nı, en büyük "zillet" olarak görmekte;"hür insan"ın ise "sadece Allah'(c.c.)a kul olan" yani "Allah'(c.c.)tan başkasına kulluk yapmayan insan" olarak, bir "model" olarak, "model şahsiyet" olarak belirlemektedir...
"Şeytanlaşmış insanlar" nerede? "Hakikî insan" olmuş, "arınmış", adetâ "melekleşmiş insanlar" nerede?
İnsanlık, beşeriyet "mes'ut" olmak, "mutlu" olmak istiyorsa; "neden mutlu olamıyorsunuz, mutlu olun bakalım?" lakırdılarına muhatap olmak istemiyorsa;umum "modern çağdaş tutsaklık zincirlerini kıra kıra, 'Allah'(c.c.)a kul olma", "Ubudiyet şuuru"na erebilmenin de yollarını, çarelerini aramalıdır.
"Hür insan"lardan oluşan bir "medeniyet" ki beşeriyetin "mutluluğuna" medar olabilir, vesile olabilir...
Not: Bu yazı, 30.12.1988'de yazının "tashih" edilmiş şeklidir...

30.Eylül.2010
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

HİCİV


HİCİV

"Rüzgarıma kapılma
Nezle olursun"
Vali'ye takılma
Hasta olursun
Benim adım "Tahiroğlu" değil ki;
Nef'î GİBİ,
Hiciv şairi'yim belki de...

Şanlıurfa, 12.01.2010

İsmet GÜLTEKİN

HAMİDO


"İSLÂM'IN MEDAR-I İFTİHARI"

HAMİDO

Hamido...Hamido...Hamido...
Senide mi "Gladyo" katletti
Hamido...?
Senide mi "Haçlı-Masonik Örgüt" katletti
Hamido...?
"İslâm'ın Medar-ı İftiharı"
Hamido...


İlk "Tavus Kuşu"nu,
Senin çiftliğinde görmüştük.
Torunun Kürşat'ın kabrine
Bırakılan notu
Bir şehadet yıldönümünde
Okumuştuk...

"İslâm'ın Medar-ı İftiharı"
Şehid Hamid FENDOĞLU...

Şanlıurfa, 21.Nisan.2010

İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

HER ŞEHİRDE AYNI "GÜÇ ODAKLARI"


HER ŞEHİRDE AYNI "GÜÇ ODAKLARI"


Kimi "Enkara"nın,
Kimi "zındıka komitesi"nin...
Nerede benim,
"Nizâm-ı Âlem",
Alperen gençliğim?
Nerede, ardından
Hâlâ müphem" denilen,
"Ülkücü Gençliğim?"
Nerede Mahmud BEDİR'Ler,
Yaşar MAKAT'lar?
Sökmez bize
"Hocaefendi Taktikleri!!!"
Nerede
Türk-İslâm Bayrağını,
Nizâm-ı Âlem Mefkûresini,
Dalgalandıracak,
Yiğit
Ülkücü Alperenler?


Her şehirde,
Aynı "güç odakları..."
Kimi "Enkara"nın,
Kimi "zındıka komitesi"nin...

"Hoca" diyorlar bana,
Yıllarca "darbe" peşinde koşanlar..
"Hoca" diyorlar bana,
Amerika'lar da,
İşkence taktikleri öğrenenler...
"Hoca"diyorlar bana,
Osmanlı dönemi olsaydı,
Asılması gerekenler...
Ve
"Hoca" diyorlar bana,
Bilmediğim candan dostlar!



Şanlıurfa,09.Ocak.2010

İsmet GÜLTEKİN

ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

HER ŞEHİRDE AYNI "GÜÇ ODAKLARI"

HER ŞEHİRDE AYNI "GÜÇ ODAKLARI"


Kimi "Enkara"nın,
Kimi "zındıka komitesi"nin...
Nerede benim,
"Nizâm-ı Âlem",
Alperen gençliğim?
Nerede, ardından
Hâlâ müphem" denilen,
"Ülkücü Gençliğim?"
Nerede Mahmud BEDİR'Ler,
Yaşar MAKAT'lar?
Sökmez bize
"Hocaefendi Taktikleri!!!"
Nerede
Türk-İslâm Bayrağını,
Nizâm-ı Âlem Mefkûresini,
Dalgalandıracak,
Yiğit
Ülkücü Alperenler?


Her şehirde,
Aynı "güç odakları..."
Kimi "Enkara"nın,
Kimi "zındıka komitesi"nin...

"Hoca" diyorlar bana,
Yıllarca "darbe" peşinde koşanlar..
"Hoca" diyorlar bana,
Amerika'lar da,
İşkence taktikleri öğrenenler...
"Hoca"diyorlar bana,
Osmanlı dönemi olsaydı,
Asılması gerekenler...
Ve
"Hoca" diyorlar bana,
Bilmediğim candan dostlar!



Şanlıurfa,09.Ocak.2010

İsmet GÜLTEKİN

ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

26 Eylül 2010 Pazar

"12 EYLÜL 2010 REFERANDUM SÜRECİ"Nİ, BİR DE BENDEN OKUYUN!!!

"12 EYLÜL 2010 REFERANDUM SÜRECİ"Nİ, BİR DE BENDEN OKUYUN!!!

Kaçıncı "halkoylaması/referandum" olduğunu çoğumuzun bilmediği bir "12 Eylül 2010 Referandum Süreci" de bitti. "Referandum süreci" bitti amma "bitmeyen sürecler" de başladı.
"Tek Başına İktidar Güçü Nasıl Olur?", çoğu gençlerimiz gibi ben de şahid oldum. Hani, 12 Eylül 1980 sonrası "Tek Başına" iki "iktidar" gördük..Hemen hemen her iki "iktidar"ın da "siyasî yapısı ve zihniyeti" "çok benzerlikler" ihtiva etmektedir, diyebiliriz.
Hakeza, "23 Yıllık Tek Başına CHP İktidarının Güçünü ve Yaptıklarını" ise ancak kitaplardan öğrenebiliyoruz...
Elbetteki "Güç/Kuvvet" deyince de, "Hakk/Hukuk" hak getire..."Me'siz Medeniyet'in düsturu" olan, "Kuvvet Haktadır, Kuvvetli, Güçlü olan Haklıdır"ın ve tabii bence "İkinci Anavatan "olan "AKP İktidarı" ile çokça sayıda da "istismarlar", "siyaseten vakıalar" yaşandı...
Bir kere daha anladık ki, "siyaseten yapılanlar" alınan oyları attırsa da, "siyaseten" e "aldanmayan ve kanmayan" geniş kitlelerin haklılığı, zaman içinde ortaya çıkıyor...
Hele de "darbeler" de çok kötü "sınavlar" vermiş olan "Türkiye Medyası"nın, bu seferde, "İslamî Camiâ" dediğimiz yazılı-görsel medyanın "ikircikli", "objektif" ve "dürüst" olmaktan çok uzak yayınları, sizi bilmem amma benim "evet" kararımdan çaydırdığı gibi, midemi de çok bulandırdı.
"Tek yanlı" ve "dürüst ve objektif" olmaktan çok uzak yayınlar, reyleri elbette arttırdı da...(Yeni ASYA gazetesinin bu konudaki "farklılığı"nı ruhucanımla alkışlıyor ve kendilerini tebrik edeiyorum.)
Hele de sekiz yıldır "eski siyasî görüşü"ne alenen bir "harf" bile edemeyen fakat varsa-yoksa "Ülkücü Hareket"e "veryansın eden bir "Türkiye Başbakanı"nı ise ben yaşadığım sürece "ilk defa gördüm..." "Siyaseten gözyaşı dökmeyi andıran " "durumlar", hele de "Allah(c.c.) için sevmek, Allah(c.c.) sevmemek düsturunun geçerliği olduğu bir "medeniyetin çocukları"na , doğrusu hiç mi hiç yakıştıramadım...
Sekiz yıldır bu mevzuda "kılını kıpırtdartmayan", "hiçbir şey yapmayan" ve sekiz yıldır "ilk defa", 12 Eylül Referandum sonrası "Anıtmezarı" hatırlayan bir "Türkiye Başbakanı"mız, doğrusu demek gerekirse, bana hiç de "Allah(c.c.) için" gelmiyor...
BBP'si ile MHP'si ile "Ülkücü Hareket"i oluşturan mü'min kardeşlerimizin bazılarında ise "mantık" eksikliğine şahid olduk gibime geliyor...Hattâ "Başbakan"ımızın "eski siyasî görüşü"nü idame ettiren "siyasî parti"de de "benzer "mantık eksikliği"ne şahid olduk gibime geliyor...Onlar da o şekilde"Siyaseten hareket ettiler", demeyeceğim...
Kardeşim "eksik ise, "yetersiz ise" veya "şimdilik hayır" demenin "şeriat-ı garra"ya aykırı, hatta diyelim ki, "demokrasi"ye aykırı bir "duruş" mu olurdu acaba? Bu hususlarda "Bizleri de istimal ettiler, kullandilar" diye hiç düşündünümüz mü?
Akabinde başlayan "2011 Genel Seçim Süreci" ile öyle anlaşılıyor ki "Türkiye'mizin umum devasa mes'eleleri" yine ertelendi gibi...
100. yılına doğru gittiğimiz "devlet"imizin nelerle karşılacağı yine "verileri"nden anlaşılır herhalde...
Kalkınmış, "istiklâl-i tam" sahibi, sahiden "demokrasi"ye geçebilmiş bir "Türkiye" de kimler yaşamak istemez ki?
26.Eylül.2010
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com